Elazığ, bin 100 aktif arıcı, 100 binin üzerinde kovan varlığı ile bal üretimine destek sağlıyor. Geçen sene yaşanan kuraklık ve toz taşınımından dolayı son 10 senenin en kötü sezonu yaşanmış, rekolte yüzde 50 düşmüştü. Bu sene kışın güzel geçmesi, arıların sağlıklı kış dinlenmesi geçirmesi arıcıları sevindirirken ekonomik kriz bu sevinci kursaklarında bıraktı. Arıları beslemede kullanılan şeker fiyatlarındaki artış arıcıları zor duruma düşürdü. Bakanlık tarafından yılda sadece bir defa kovan başına 20 liralık destek verilirken arıcılar, giderler karşısında ezilmeye başladı. Ürettiğini pazarlamayan hak ettiği değeri göremeyen arıcılar, markalaşma ve altyapının oluşturularak ihracatın olması gerektiğini dile getirdi. Bu noktada bir nebze de olsun taşın altına elini koyan Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği, bu bağlamda coğrafi işaret başvurusu yaptı. 2 ay sonra sonucu belli olması ile birlikte çalışmaları başlayacak olan birlik, ihracatında önünü açmaya çalışacak. Kış ayının güzel geçtiğini fakat baharın istenilen düzeyde olmadığını aktaran Birlik Başkanı Fırat Canbay, yaşanan toz taşınımı ve kış ile bahar arasındaki kopukluğun devam etmesi halinde rekoltede düşüşün yaşanabileceğini belirtti.
Ekonomik kriz her kesimde olduğu gibi arıcıları da vurdu. Elazığ, bin 100 aktif arıcı, 100 binin üzerinde kovan varlığı ile bal üretimine destek sağlıyor. Geçen sene yaşanan kuraklık ve toz taşınımından dolayı son 10 senenin en kötü sezonu yaşanmış, rekolte yüzde 50 düşmüştü. Bu sene kışın güzel geçmesi, arıların sağlıklı kış dinlenmesi geçirmesi arıcıları sevindirirken ekonomik kriz bu sevinci kursaklarında bıraktı. Tüm ürünlerde olduğu gibi şeker fiyatlarının bir anda fırlaması arıcıları olumsuz etkiledi. Zaman zaman şekere ulaşmakta bile zorluk çeken arıcılar, Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği’nin girişimleri ile bu sorunu aştı. Fakat şekerdeki ciddi artış arıcıları maddi olarak zor duruma düşürdü. Doğanın cazibesiyle arının gelişiminin sağlanamadığını dile getiren arıcılar, koloni varlığını artırmak, koloninin verimli hale gelebilmesi ve sayısal olarak artışını gerçekleştirmek için şekeri kullanmak zorunda olduklarını ifade etti.
EKONOMİK KRİZ ARICILARI DA VURDU!
Bakanlık ise insanlığın ve doğanın devamı olarak görülen arılar için, üreticilere sadece yılda bir defa kovan başına 20 liralık destek veriyor. Bir üretici yıl içerisinde en az 5 yer gezmesi lazımken, mazot desteği söz konusu değil. Tüm bunların yanı sıra en önemli noktalardan birisi ise pazar sorunu. Ürettiğini pazarlamayan arıcılar, yapılmayan çalışmalar verilmeyen değer ile birlikte elindeki ürünleri satamıyor. Kesinlikle ihracatın olması gerektiğini belirten Elazığ Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Fırat Canbay, öncelikle markalaşma ve bu noktada bir altyapıyı oluşturması gerektiğini söyledi. Bu bağlamda bir coğrafi işaret başvurusu yaptıklarını aktaran Başkan Canabay, bu şekilde ihracatında önünü açacaklarını ifade etti. Bu yıl yine toz taşınımının görüldüğü vurgulayan Canbay, toz taşınımına maruz kalmış bölgelerde arıcılık adına gerçekten ciddi bir verim düşüklüğü olduğunu aktardı.
“BAHAR İÇİN KURAKLIK SÖZ KONUSU”
Baharın normal seyrinde geçmediği takdirde kışın yoğun yağan yağışların bir önem arz etmediğini belirten Elazığ Arı Yetiştiriciliği Birliği Fırat Canbay; “Eğer mevsimler normal seyrinde devam ederse arıcılık da normal seyrinde devam eder, rekoltede bir problem olmaz. Kışı güzel geçirdik sektör adına kış için bir sıkıntı olmadı. Ancak sektör adına bahar olarak olumsuz gelişmeler söz konusu. Bu bölgede şuan da bile toz taşınımını çok yoğun alıyor. Hızlı sıcaklık artışları seyretmekte ve maalesef şuan da bahar için kuraklık söz konusu, yağışlarda geçen yıla nazaran düşüklükler var. Bahar normal seyrinde geçmezse kışın iyi geçmesi de çok bir önem arz etmiyor. Çünkü mevsimler birbirlerini tamamlayıcılardır. Eğer kış ve bahar arasında bir kopukluk yaşanırsa bu durum arıcılık sektörüne olumsuz yansıyor” şeklinde konuştu.
“ARICILIK DOĞAYLA TEMASLI TARIMSAL BİR FAALİYETTİR”
Arıcılık sektörünün tamamen doğadan beslendiğini ifade eden Canbay; “Arıcılık doğayla temaslı tarımsal bir faaliyettir. Bizim arıcılık sektöründe rekolteye katkımız yüzde 25, yüzde 75’i ise tamamen doğa ile alakalı. Doğa iyi olursa rekolte ve verimlilik yüzde 75 iyi olur. Bizde yüzde 25’lik katma değer sağlayarak iyi bir verim elde ederiz. Ancak şuanda kışı beğendik, güzel geçti ama bahar olarak maalesef olumlu gelişmeler söz konusu değil. Elazığ’da şuan da bin 100 tane aktif üreticimiz var, bu üreticilerin kovan varlığı ise 100 binin üzerinde. Türkiye ortalamasına baktığımızda Türkiye’de 8 milyon civarında kovan varlığı ve bu kovan varlığına ait de 72 bin tane işletmemiz bulunmaktadır. Elazığ’da Türkiye bazında ortalarda seyretmektedir. İller bazında 35 ile 40 arasında bir sıralamada yer almaktadır” ifadelerini kullandı.
“ARICILAR ÜRETTİĞİNİ PAZARLAYAMIYOR”
Arıcılık sektörünün sorunlarını sıralayan Başkan Canbay; “Şuan da arıcılık sektöründe arıcıda en büyük sorununuz ne diye sorarsanız? Arıcılar ürettiğini pazarlayamıyor veya hak ettiği değerlerde marketlere, standlara, tüketiciye ulaşmıyor. En önemli sıkıntılardan bir tanesi, pazar problemi. Pazar probleminin olmasının nedeni de sadece iç piyasaya tüketimini sağlamakla sektör kendi iç dinamiklerini kendi içinde çözemiyor. Kesinlikle ihracata konu olması gerekiyor. Türkiye’de ballar ihracata konu olmuyor sadece çam balı dediğimiz Ege Bölgesi’nde üretilen ballarımız ihracata konu oluyor. Bizim bu bölgede ürettiğimiz yayla balları dediğimiz çiçek balları ihracata konu olmuyor. Bizlerin ise bu konuda bazı çalışmalarımız söz konusu. Öncelikle markalaşma ve bu noktada bir altyapıyı oluşturarak gitmek istiyoruz. Bizler bu bağlamda bir coğrafi işaret başvurusu yaptık. Coğrafi işaretimiz yaklaşık 2 ay sonra tarafımıza verilecek. Biz coğrafi işaretle beraber markalaşma kısmını tamamlamış olacağız. Bu şekilde ihracatında önünü açacağız” dedi.
“ARICILIK ÇOK BÜYÜK RİSK BARINDIRAN BİR MESLEK”
Arıcılık sektörünün çok büyük risk barındıran bir meslek olduğunu belirten Canbay; “Maalesef ülkemizde arıcılığa verilen destek sadece yılda bir defa uygulanan kovan desteği. Bir yılda verilecek olan kovan başına 20 liralık bakanlığın uygun görmüş olduğu bir destek var. Bu kesinlikle yeterli değildir. Şuan da tarımsal girdilerde ciddi artışlar söz konusu. Bu mesleğinde sürdürülebilir olması için sadece kişinin kendi öz kaynağı yeterli değil. Çünkü arıcılık çok büyük bir risk barındıran bir meslek. Dediğimiz gibi doğayla temaslı bir meslek, doğadan yüzde 75 besleniyor bizim katkımız yüzde 25. Böyle olunca çok riskli bir mesleğe sahip olmuş oluyoruz. Riskli bir iş yaparken sadece üreticinin kendi öz kaynağı yeterli olmuyor. Üretici üretmek için elini taşın altına koyuyor sadece üretici elini taşın altına koymamalı bu noktada bizler tarımsal bir faaliyet yürütüyoruz. Bu maada tarım bakanlığının da üreticiler adına elini taşın altına koyup da girdi maliyetlerini en azından bazı noktalarda süspanse etmesi lazım” diyerek arıcılık sektörünün desteklenmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“SEKTÖR TARIM BAKANLIĞI TARAFINDAN DESTEKLENMELİ”
Arı üreticilerine Tarım Bakanlığı tarafından mazot desteği verilmesi gerektiğine vurgu yapan Canbay; “Tarımın bazı noktalarında mesela mazot desteği sağlanıyor. Bu bizim için memnuniyet verici bir olay ama maalesef bizim için mazot desteği söz konusu değil. Arıcılık faaliyeti tamamen seyir halinde sağlanan bir tarımsal faaliyet. Doğası iyi olan yere arıcının arısını taşıyıp üretim faaliyetine devam etmesi lazım. Bu da bize şunu gösteriyor bir üreticinin yıl içerisinde en az 5 yer gezmesi lazım, bu 5 yere de nakliye yapması gerekmektedir. Bu da bir mazot maliyeti oluşturmaktadır. En azından bakanlığın bir mazot desteği sağlaması gerekmektedir. Çünkü arıcı bunu kendi kaynağıyla karşılayamıyor. En önemli ikinci girdi maliyetini de beslemede kullanılan şeker oluşturuyor. Daha önce beslemede piyasadan bu arzı üreticilerimiz karşılıyorlardı. Fiyat farklılığı çok söz konusu değildi ama son bir yıldır piyasada çok aşırı şeker fiyatlarında ciddi bir fiyat artışı söz konusu. Arıcılarımız bu noktada şeker temininde sıkıntı yaşıyorlar, kendi öz kaynakları yeterli durumda değil” dedi.
“ÜRETİCİNİN GELİR SEVİYESİ DÜŞÜK”
Arıcılık sektörünün Tarım Bakanlığı tarafından ciddi noktada desteklenmesi gerektiğini ifade eden Canbay; “En önemli nedenlerden bir tanesi bugün Türkiye’deki kişi başına düşen gelir seviyesine baktığımızda ortalama şuan 7 ila 8 bin dolar olarak görülmekte. Tarımsal faaliyet olarak bir kişi başına düşen bir milli gelir ise 3 ila 4 bin dolar civarında. Tarımsal faaliyetlerle iştigal eden üreticilerin gerçekten gelir seviyesi düşük. Risk payı da çok yüksek böyle olunca bu tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilir olması için kesinlikle ve kesinlikle kayıtsız, şartsız bu sektörlerin tarım bakanlığı tarafından ciddi noktada desteklenmesi lazım. Sadece 20 liralık kovan desteğiyle bu işler yürütülebilir olmaz. Ben özellikle arıcılık sektörünü de şöyle ifade edeyim. Arıcılık sektörü tarımsal faaliyetlerde stratejik bir öneme sahiptir” diye konuştu.
“ARICILIK SEKTÖRÜ TARIMSAL FAALİYETLERDE STRATEJİK BİR ÖNEME SAHİP”
“Sofraya gelen ürünlerin üçte biri arının sayesindedir” diyerek sözlerini sürdüren Canbay; “Bizler arıcılar olarak kendimize doğrudan gelir sağlayan bir grubuz. Ancak dolaylı gelir sağladığımız alanlar ve sektörler vardır. Arı aynı zamanda bölgede polinasyonu sağlayan çok iyi bir polinatördür. Bizler arıcılıktan 1 lira kazanıyorsak, polinasyon sayesinde doğada üretim sağlayan üreticilerde arıcılık sayesinde 10 lira kazanmış oluyor. Yani dolaylı olarak bizden daha çok kazanç sağlayan alanlar söz konusu. Bugün bizler eğer büyükbaş hayvancılığı konuşuyorsak veya küçükbaş hayvancılığı konuşuyorsak bitkisel veya diğer üretim çeşitlerini konuşuyorsak kesinlikle bunun lokomotif görevini gören kısım arıcılık sektörüdür. Çünkü bugün sofraları besleyen ürünlere baktığımız zaman bunun ana kaynağının üçte birini arılar oluşturmaktadır. Kısacası şunu söyleyeyim sofraya gelen ürünlerin üçte biri arının sayesindedir. Bu da şunu göstermektedir ne yaparsanız yapın arıcılığı destekleyerek yapmanız gerekmektedir. Arıcılık desteklendiği zaman tarımda bir lokomotif görevi gördürülmüş olur. Ben bu sebepten dolayı arıcılığı bir stratejik tarımsal faaliyet olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
“TOZ TAŞINIMI ARICILIKTA VERİMİ DÜŞÜRÜYOR”
Toz taşınımına maruz kalmış bölgelerde verim düşüklüğü yaşandığına vurgu yapan Canbay; “Özellikle küresel iklimin bize yansıtmış olduğu en önemli olumsuzluklardan bir tanesi ekstrem olayların oluşması. Bunlardan bir tanesi tozun taşınması. Toz taşınması dediğimiz olay güneyden esen rüzgârla Afrika bölgesinden tozun buralara kadar taşınması anlamına gelmektedir. Bunun olumsuzluğu bizim sektöre şöyle yansımaktadır, toz tamamen gelip çiçek üzerinde çörekleniyor. Böyle olduğu zaman toz taşınımına maruz kalmış bölgelerde arıcılık adına gerçekten ciddi bir verim düşüklüğü olmaktadır. Tüketiciler tarafından bakıldığında şeker arıcılık için bir girdi olarak görülse de kesimlikle hayır. Biz arı üreticileri için bahar ayında arıları yetiştirmek ve geliştirmek amaçlı kovanın ihtiyacı olan karbonhidratı karşılamak maksatlı vermiş olduğumuz bir destektir. Bu verilmek zorunda. Verimde, rekoltede artış görmek istiyorsanız arının kendi cazibesine bırakamazsınız çünkü özellikle son yıllarda iklim değişikliğinden dolayı bitki örtüsünde, floral yapıda çok ciddi değişiklikler söz konusu oldu” ifadelerine yer verdi.
“EKONOMİK SIKINTILARDAN DOLAYI SEKTÖRÜ BIRAKANLAR OLDU”
Ekonomik kriz ve yetersiz öngörü nedeniyle sektörün ciddi anlamda sıkıntıya girdiğini iddia eden Canbay; “Eğer biz arının gelişimini doğanın cazibesine bırakırsak bizim bu mesleği de bırakmamız gerekmektedir. Çünkü doğanın cazibesiyle arının gelişimi sağlanamaz, dışarıdan destek sağlanmalı. Bizler koloni varlığını artırmak, koloninin verimli hale gelebilmesi için sayısal olarak artışını gerçekleştirmek için şekeri kullanmak zorundayız. Son bir yıldır şeker artışından dolayı maalesef girdi maliyeti oluştu. Maalesef kovan sayıları fazla olan üreticilerimiz kovan sayısından azalmaya gittiler. Çünkü bizler üretimi yaptığımız aya baktığımız zaman 2021 yılının ağustos ayı, ağustos ayında ürettiğimizi pazarladık ve bizler 2022 yılı öngörüsünü göremeden biz bu para kaynağımızı da bir şekilde kullandık. Ama maalesef biz bu üretim sonrası kullandığımız kaynaktan sonra gelen ekonomik kriz ve yetersiz öngörü nedeniyle arıcılarımız şuanda ciddi sıkıntılar yaşamakta. Bu sebepten dolayı yapmış oldukları çözüm öncelikle gerekiyorsa sayıyı düşürmekti diğer bir kesim ise arıcılığı bırakma yönünde gitmektedir” diyerek sözlerini noktaladı.